Bir Başarı Hikayesi; Cemre Özkurt

Dünyaca ünlü Electronic Arts'da Sims 3 karakterlerini tasarlayan Cemre Özkurt, şu anda Skaylanders oyununda figür model ve oyun karakterleri tasarlıyor. Türkiye'nin ve Dünya'nın 3D yazılımında önde gelen isimlerinden, Türkiye'de Karate Kamil serisiyle flash yapımlarda büyük yenilik yapan, "Arkadaş Dövmece" gibi flash oyunları bize sevdiren ve çalışmalarını www.fistik.com'da dünyaya yayınlayan Özkurt ile sizler için röportaj yaptık.





Öncelikle kendinizi bize anlatır mısınız?

Ben çalışmalarını bilgisayar üzerinde yapan bir sanatçıyım. Film ve oyunlar için karakter tasarımı, mekan tasarımı, animasyon ve çizimler yapıyorum.

Türkiye de karikatür dergilerinde ve reklam ajanslarında çalıştıktan sonra, Amerika'ya geldim, son 12 senedir Blur studio, Electronic arts, Telltale games, Activision Blizzard gibi öncü stüdyolar da çalıştım.

Oscar adayı kısa Film Gopher Broke ve Disney's Mickey's Twice upon a Christmas, Aliens of the deep, Spiderman 2, Unreal, Sonic, Area 51, Sims 3, Skylanders gibi oyun ve filmlerde tasarımcı olarak yer aldım. Şu anda Skylanders da lider karakter modelci olarak çalışıyorum.

Yurtdışında kariyer fikri nasıl oluştu?

Çizimlerim ve sanat bakışım bilgisayar oyunları, karikatür ve çizgi roman alt yapısı ile gelişti, bu gelişim de beni bu işin endüstrisi olan Amerika ve özellikle Kaliforniya ya kadar attı. Amerika da bu iş prodüksiyona ve endüstriye dönüşmüş durumda, o açıdan da sağlam çalışmalar yapan firmaların toplandığı bir ortam, o yüzden birçok yetenekli sanatçı gibi zamanla kendimi burada buldum.

Çalışma ortamınızdan söz eder misiniz?

Çalışma ortamım cubic bir ofis ortamı, bilgisayarım, wacom Monitorum ve Çizim masam, anatomi figürlerim ve kitaplarım var.

Fistik.com ve Karate Kamil'den biraz bahseder misiniz?

Fistik.com bundan 10 sene önce kadar oluşturduğum bir animasyon web sitesi. Flash animasyonların ilk çıktığı dönemlerde programı öğrenip karikatürlerime birleştirmiştim, Karate Kamil seri olarak yaptığım bir animasyon filmi, Japon kültürü ve karateden etkilenmiş bir Türk gencinin absurd hikayeleri ve İstanbul Genci'nin sokak ağızı var.

İki boyutlu animasyonu 3 boyut kadar çok seviyorum. Hala daha devam etmek istediğim bir proje, ama ne yazık ki buradaki işlerimden zaman bulamıyorum, ama bir gün mutlaka o filmlerime geri döneceğim.

Yeni projeleriniz var mı?

Evet şu anda üzerinde çalıştığım çoğunluğu Türk yapımı "Beat The game" adında bir oyunumuz var. 2-3 aya bitirmeyi planlıyoruz. Bitince PC, Mac ve Ipad'de yayınlanacak. Beat the Game bir tıklamalı macera oyunu, Oyunun içinde müziğin parçalarını arıyorsunuz ve bulduğunuz her parça ile müzik oluşturuyorsunuz. Müthiş bir oyun oluyor. Grafikleri ve hikayesi harika oluyor. Bitince Facebook sayfamdan, Fistik.com, Steam ve Apple Store'dan yayınlayacağız.

Sektörünüzü nasıl oluşturdunuz? Oyun sektörünü nasıl görüyorsunuz?

Sektör zaten burada oluşmuş durumdaydı, geldim ve içine karıştım. Oyun sektörü tüm dünyada filmleri de geçmiş bir durumda. Eskiden filmlerin oyunu yapılıyordu, şimdi oyunların filmleri yapılıyor. Hangi konuda çok kazanç varsa o sektörü oluşturuyor, kazancı da bu konuda gençler belirliyor. Grafik açıdan beğendiğim oyunlar var ama içerik olarak beğendiğim oyun çok az.

Bu sektöre yeni başlayanlara neler önerirsiniz?

Para sonuç da hayatta kalmak için gerekli bir saçmalık ama sanatçı içinde hissettiğini yapmak, yasadığını hissetmek için gerekli. Ne yazık ki para görseli etkiliyor. Ne para ediyorsa onu yapmak yerine ne hissediyorsanız onu yapmaya çalışmak gerek. Bunun için de kendi tarzını ve sanatsal kişiliğinizi çalışmalarınıza yansıtmak gerekiyor, onun için düzenli çalışmak gerek ki hem kendiniz hem de çevrenizdekileri yaptığınız işin başarılı olacağına ikna edebilesiniz.

Sanat da başarı için belki disipline değil ama disiplinli çalışmaya ihtiyaç var ve en az çalışma süresi kadar da gözleme ihtiyaç var.

Taklit etmek ve benzerini yapmaya çalışmak yeni başlayanlara faydalı olur.

Kitap okumadan iyi kitap yazılamayacağı gibi, başka çizerleri incelemeden de iyi bir şey çizmek kolay değil. Beğendikleri sanatçıları taklit ederek görsel mantığı beyinlerinde oluşturabilirler, daha sonra disiplinli çalışma ile kendi tarzları oluşur ama yeterli çalışma ve hayal gücü olmazsa taklit seviyesinde de kalınabilir.

Sonuç olarak, hayal kurmak, taklit etmek, başka çizerleri incelemek ve düzenli çalışmak gerekiyor. Hayatın çoğunluğunu bu konuya vermek gerek. Bana göre hayatımı adayacak daha zevkli bir konu yoktu hala daha yok, o açıdan benim için zor bir seçim olmadı. Bu durup dururken "haydi ben çizer olayım" diye başlayan bir seçim değildi tabi ki. Çizim mi yapsam, televizyon mu izlesem diye düşünürken televizyonu dinleyip çizim yapmayı seçtiğim zamanlardan ve küçük seçimlerin toplamı ile oluşan bir süreçti bu. Şu anda da aynı şekilde devam ediyor.