Kiracılar, Türkiye'deki kira ilişkilerinde belirli haklara sahiptir. Bu haklar, kiracının sadece kiralanan evi kullanma değil, aynı zamanda güvenli bir şekilde barınma hakkını da garanti altına alır. Türk Borçlar Kanunu ve diğer düzenlemeler, kiracıların mağduriyet yaşamamaları için çeşitli önlemler almıştır. Kiracı hakları, kira sözleşmesinin türüne ve içeriğine göre değişiklik gösterebilir, ancak genelde kiracıyı koruyan hükümlerle desteklenir. Bu yazıda, kiracıların sahip olduğu haklar hakkında ayrıntılı bilgi verilecektir.
Yazılı kira sözleşmesi bulunmayan durumlarda da kiracılar birçok hakkını koruyabilir. Türkiye'de kira sözleşmesinin yazılı olması yasal olarak zorunlu değildir, ancak kiracının haklarını koruyabilmesi adına yazılı bir sözleşme yapılması tavsiye edilir. Sözlü bir kira sözleşmesinde, kiracının kiraya verenin sözlü olarak belirlediği kira bedelini ödemesi gerekir. Bu tür bir sözleşme olsa dahi, kiraya veren tek taraflı olarak kira bedelini artırma hakkına sahip değildir. Kiracı, sözlü olarak yapmış olsa dahi, ev sahibi tarafından haksız bir şekilde tahliye edilemez. Bu da demektir ki, kiracı, sözleşme süresi bitmeden ya da sözleşme şartlarını yerine getirmediği durumlarda ev sahibi tarafından evden çıkarılamaz. Bu gibi durumlar, kiracının yasal hakları ile korunmaktadır.
Kiracının en önemli haklarından biri de, ev sahibi tarafından alınan depozito üzerindeki hakkıdır. Depozito, kiracının mülkü temiz ve sağlam bir şekilde teslim etmesi için bir güvence olarak kiraya verenden alınır. Kiracı, sözleşme sona erdiğinde ve kiralanan yeri iyi durumda teslim ettiğinde, depozitosunu geri alma hakkına sahiptir. Depozito sadece, kiralanan mülkün hasar görmesi veya temizlik masrafları gibi durumlarla sınırlı olarak kesilebilir. Kiraya veren, depozitoyu geri iade etmek için makul bir süre içerisinde hareket etmek zorundadır; bu süre genellikle bir aydır. Depozito, sadece mülkün eski halinin korunması amacıyla kullanılabilir ve kiracının normal kullanımı sonucu oluşan aşınma ve yıpranmalardan ötürü kesinti yapılamaz.
Birçok kiralanan mülk, apartman gibi ortak alanları da içerir ve bu alanların bakımı için düzenli olarak aidatlar toplanır. Kiracılar, bu aidatları ödemekle yükümlüdürler. Ancak, aidatların kiracı tarafından ödenmesi gereken miktarı ve hangi giderlerin kapsandığı, sözleşmeye bağlıdır. Kiracının aidatları ödemesi, genel olarak kiralanan yerin ortak alanlarının bakım ve onarımı için gereklidir. Kiracı, aidatların hangi giderleri kapsayacağını öğrenme hakkına sahiptir. Eğer aidat bedeli, sözleşme dışında artırılmak istenirse, kiracı buna karşı çıkabilir ve artışın yasal olup olmadığını sorgulayabilir. Kiracının aidat ödeme yükümlülüğü, kiraya veren ile yaptığı sözleşmeye göre şekillenir. Kiracı, aidatların faturasını düzenli olarak talep edebilir.
Bu da ilginizi çekebilir: Apartmanda Oy Birliği Gerektiren Durumlar Nelerdir?
Kira sözleşmesinin süresi bittiğinde, kiracının evden çıkıp çıkmama kararı büyük önem taşır. Türk Borçlar Kanunu'na göre, kira süresi bittiğinde kiracı, eğer yeni bir sözleşme yapılması isteniyorsa, bunun için taraflar arasında anlaşma yapılmalıdır. Kiracının sözleşme süresi sonunda evden çıkıp çıkmaması, belirli bir süre ile sınırlandırılabilir. Eğer kira sözleşmesinde başka bir düzenleme yoksa, kiracı 1 yıl boyunca kiralanan mülkü boşaltmak zorunda değildir. Kiraya veren, kiracıyı yalnızca geçerli bir sebeple tahliye edebilir. Ancak sözleşme süresi bitiminde taraflar arasında anlaşmazlık oluşursa, kiraya veren kiracıyı mahkemeye başvurmak suretiyle tahliye edebilir.
Kira artışı, kiracının en çok merak ettiği konulardan biridir. Türk Borçlar Kanunu’na göre, kira bedelinin artışı belirli bir oranla sınırlıdır. Her yıl için kira artışı, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) oranına göre yapılır. Kiraya veren, sözleşmede belirtilen artış oranını aşamaz. Yani, kiracıya yapılacak olan kira artışı, yalnızca TÜFE oranı kadar olabilir. Bu artış oranı, her yıl için geçerli olur ve kira bedelinin artışını belirler. Kiraya veren, kira artışını kiracıya yazılı olarak bildirmek zorundadır. Kiracı, bu artışı kabul etmek zorunda değildir, ancak sözleşme devam ettiği sürece artış yapılması kaçınılmazdır.
Kiracı, kira sözleşmesinin bitmesine rağmen evden çıkmak isterse, belirli şartlar altında bunu yapabilir. Türk Borçlar Kanunu'na göre, kiracı, sözleşme bitmeden evden çıkma hakkına sahiptir, ancak bu durumda ev sahibine 3 ay önceden bildirimde bulunması gerekir. Ayrıca kiracı, çıkış için geçerli bir sebep göstermek zorundadır. Örneğin, sağlık sorunları veya ailevi nedenlerle kiracı, sözleşmeyi feshedebilir. Kiracının bu hakkı, sözleşmeye göre belirlenen şartlarla uyumlu olmalıdır. Kiracı, sözleşmeyi feshetme kararı aldıysa, kiraya verene yazılı bildirimde bulunarak durumu bildirebilir.
Ev sahibi, kiralanan mülkü satarsa, kiracının hakları değişir. Kiraya veren mülkünü sattığında, yeni malik eski kira sözleşmesine sadık kalmak zorundadır. Yani kiracı, mülkün yeni sahibiyle de aynı kira koşullarıyla yaşamaya devam eder. Ancak kiracının mülkün satılması nedeniyle herhangi bir zarar görmesi durumunda, kiraya veren ya da yeni malik tarafından tazminat talep edilemez. Kiracı, ev sahibinin mülkü satma hakkını kullanabilir, fakat kiracı, mülkün yeni sahibine karşı haklarını korumaya devam eder. Ev sahibi, mülkü satarken kiracıya 6 ay önceden haber vermek zorunda değildir, ancak sözleşmenin bitiminden sonra kiracıyı tahliye etmek için 1 yıl geçmesi gerekmektedir.
Kiracılar, 5 yıl boyunca aynı mülkü kiraladıklarında bazı ek haklara sahip olabilirler. Özellikle kira artışı, 5 yıl boyunca belirli bir orana kadar sınırlıdır. Kiracılar, 5 yılın sonunda kiralarını yeni koşullara göre artırmak zorunda kalacaklardır. Ayrıca, 5 yıl boyunca kiralanan mülkün bakım ve onarımından kiraya veren sorumludur. Kiracı, eğer 5 yıl boyunca mülkü düzenli olarak kullandıysa, kira sözleşmesinin uzatılması için kiraya verene talepte bulunabilir. Kiraya veren, sözleşmeyi feshetmek istemiyorsa, kiracı 5 yıllık süreyi geçtikten sonra evde kalmaya devam edebilir. Kiracı, 5 yıl sonunda sözleşmeyi devam ettirebilir veya yeni bir yer arayabilir.
Kentsel dönüşüm projeleri kapsamında, kiracılar, evlerinin yenilenmesi amacıyla tahliye edilebilmektedir. Ancak bu süreçte kiracıların bazı hakları güvence altına alınmıştır. Kentsel dönüşüm kapsamında, kiracılara, evlerini boşaltmaları için belirli bir süre verilmelidir. Kiracılar, bu süreçte zarar görmemeli ve kira bedelinde artış yapılmamalıdır. Ayrıca, kiracılar, yeni konutlar inşa edilirse, öncelikli olarak yeniden yerleştirilmeli veya yeniden yerleştirilemeyecek durumda olan kiracılara tazminat ödenmelidir. Kentsel dönüşüm projeleri, kiracıların mağduriyet yaşamaması için sosyal güvence sağlayacak tedbirlerle desteklenmelidir. Kiracılar, taşınma ve yeniden yerleşme konusunda bilgilendirilmeli ve hakları ihlal edilmemelidir.
Bu da ilginizi çekebilir: Kat Tapusu Nasıl Alınır? Gerekli Evraklar Nelerdir?
Kiracılar, rutubetli veya sağlıksız koşullarda yaşayan evlerde, bu olumsuz durumu düzeltme hakkına sahiptirler. Eğer kiralanan mülk rutubetli ise, kiracı kiraya verene yazılı bildirimde bulunarak, mülkün onarılmasını talep edebilir. Kiracı, evdeki rutubet sorununu bildirdikten sonra, kiraya verenin bu durumu ivedilikle çözmesi beklenir. Eğer kiraya veren, sorunu çözmezse, kiracı mahkemeye başvurarak bu durumu düzeltme talebinde bulunabilir. Ayrıca, rutubetli bir evde yaşayan kiracı, sağlığının bozulması durumunda, kiraya verenden tazminat talep edebilir. Bu nedenle, kiracıların sağlıklı bir yaşam alanında yaşama hakları korunmalıdır.
Kontratsız, yani yazılı sözleşme yapmadan kiralanan bir evde yaşayan kiracılar, yine belirli haklara sahiptir. Türkiye’de sözlü bir kira sözleşmesi de geçerlidir. Ancak sözlü sözleşmelerde, kiracının haklarını kanıtlamak biraz daha zor olabilir. Kiracının, ödemelerini yaptığına dair bankadan alınan dekontlar veya şahit ifadeleri gibi delillerle, sözleşme olmadan da haklarını savunması mümkündür. Kiracı, sözlü sözleşme üzerinden kira bedelini ödeyerek, kiraya verenden herhangi bir hak kaybı yaşamaz. Kiraya veren, sözleşme yapılmadan kira talep edemez ya da sözlü anlaşmaya aykırı davranamaz.
Riskli yapılar, hem kiracılar hem de kiraya verenler için ciddi tehlikeler barındırmaktadır. Bu tür binalarda yaşayan kiracılar, evlerinin riskli yapılar olarak tespit edilmesi durumunda, öncelikle can güvenliklerini sağlamak adına taşınma hakkına sahiptirler. Kiracılar, bu tür binalarda kirada kalmak istemediklerini belirtebilir ve kiraya verenin onları tahliye etmesi için yazılı talepte bulunabilir. Ayrıca, riskli yapıda kalan kiracıların, ev sahiplerinden herhangi bir zarar görmesi durumunda tazminat talep etme hakları vardır. Kiracılar, riskli yapılarla ilgili bildirimde bulunarak, binalarının güvenli hale getirilmesini sağlayabilirler.
Dükkân kiracıları, iş yerlerini kiralarken, sadece ev kiracılarının sahip olduğu haklara değil, aynı zamanda iş yeri ile ilgili özel haklara da sahiptirler. Kiracılar, iş yerlerinin kira sözleşmesinde belirtilen şartlarla kiraya verilmesi hakkına sahiptir. Ayrıca, dükkan kiracısı da kira artışı yapılmadan önce, kiraya verenin yasal sınırlamalara uymasını talep edebilir. Kiracının iş yerinin güvenliği, yangın yönetmeliğine uygunluğu gibi konular da önemlidir ve bu konuda kiracı hakları korunmaktadır. Eğer kiralanan iş yeri, faaliyet için uygun değilse, kiracı kiraya verenden mülkün uygun hale getirilmesini talep edebilir. Ayrıca, iş yerinin kapanması veya iş göremez hale gelmesi gibi durumlar söz konusu olduğunda, kiracının sözleşmesinin feshi veya kira bedelinin düşürülmesi talep edilebilir.
İskân izni alınmamış binalarda yaşayan kiracılar, mülklerinin yasal statüsüne ilişkin haklara sahip değildir. İskânsız evler, yasal olarak kullanım izni almamış ve güvenli olmayan yapılardır. Kiracılar, iskânsız bir evde oturdukları takdirde, evin yasal olmadığı bilgisini kiraya verenden almalıdırlar. Bu durum, kiracının sözleşmeyi feshetme hakkını doğurur. Kiracılar, iskansız evde yaşarken, herhangi bir olumsuz durum (yangın, yapısal hasar vb.) meydana geldiğinde kiraya verenin sorumluluğu daha büyük olur. Bu nedenle, iskânsız evlerde kiracının hakları, daha hassas ve dikkat edilmesi gereken bir alandır.
10 yıl boyunca bir mülkü kiralamış olan kiracılar, pek çok hakka sahip olabilirler. 10 yıl boyunca oturduğu bir evde, kiracı, mülkü uzun süre boyunca düzenli şekilde kullanmışsa, kira artışı oranları da sınırlıdır. Kiracılar, 10 yıllık süre sonunda evi boşaltmak yerine, kira sözleşmesini yenileyerek yaşamaya devam edebilirler. Ayrıca, kiracılar, 10 yıl boyunca mülkü kullanarak, mülkün bakımı konusunda da hak talep edebilir. Kiracılar, uzun süreli oturduklarında, mülkün sahibine karşı daha güçlü haklara sahip olurlar ve kirayı artırma konusunda daha dikkatli davranmaları gerekir.
Ev sahibi, kiraya verdiği eve girebilir ancak bu girmelerin belirli şartlara dayanması gerekir. Kiraya verenin, kiracının onayı olmadan eve girmesi, kiracının haklarını ihlal etmek anlamına gelir. Kiraya veren, yalnızca evin bakım, onarım veya kontrol amaçlı girebilir. Ancak kiracı, bunun için kiraya verene makul bir süre önce haber verilmesini isteme hakkına sahiptir. Kiraya veren, evine girmeden önce kiracıya yazılı bildirimde bulunmalıdır. Eğer ev sahibi, kiracının izni olmadan sürekli olarak eve girmeye kalkarsa, kiracı, ev sahibine karşı yasal haklarını kullanabilir.
Kiraya veren, kiralanan mülk ile ilgili vergi ve benzeri yükümlülükleri ödemekle yükümlüdür. Kiracı, sadece kira bedelini ödemekle yükümlüdür. Bu nedenle, emlak vergisi, su ve elektrik faturaları gibi ek masraflar kiraya verenin sorumluluğundadır. Ancak, kiracıya düşen masraflar sözleşmeye dayalı olarak değişebilir. Eğer kiraya veren, sözleşme kapsamında belirli bir vergi yükümlülüğü paylaşımı yapmayı kabul etmişse, kiracı buna uymak zorundadır.
Kiralanan mülk, kiracının sözleşmeye uygun olmayan bir durumda olması halinde kiracı, mülkü düzeltme hakkına sahiptir. Eğer mülk, ayıplı ise, kiracı kiraya verenden tamir edilmesini talep edebilir. Kiracı, ayrıca mülkün ayıplı durumunun düzeltilmemesi halinde kira bedelini indirme veya sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir. Kiracının, bu gibi durumlarda yasal hakları vardır ve mülkün kullanılabilir hale getirilmesi için gerekli adımlar atılmalıdır.
Türk Borçlar Kanunu'nun 334. maddesi uyarınca kiracının, kiralananı nasıl teslim aldıysa, sözleşme sona erdiğinde o şekilde geri vermesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, kiracının kullanımından kaynaklanan doğal yıpranma ve eskimelerden sorumlu olmadığıdır. Bu durum, çoğu zaman yanlış yorumlanmakta ve kiracının boyalı olarak teslim aldığı evi, boyalı bir şekilde geri verme yükümlülüğü olduğu şeklinde anlaşılmaktadır. Oysa ki, kiralananın kullanımından doğan doğal yıpranma, örneğin boyaların eskimesi, kiracının sorumluluğunda değildir.
Kiracının, boyalı teslim aldığı evi boyalı olarak teslim etme yükümlülüğü gibi bir şart, Türk Borçlar Kanunu'nun 334. maddesinin 2. fıkrasına aykırıdır. Kanunda açıkça, kiracının, sözleşmeye aykırı kullanımdan kaynaklanan zararlar dışında, başka bir tazminat ödeyeceğini taahhüt etmesinin geçersiz olduğu belirtilmiştir. Yani, "boyalı teslim edildi, boyalı teslim alınacaktır" gibi bir sözleşme maddesi geçersizdir ve kiracı, boyalı olarak teslim edilen evi boyalı şekilde geri vermek zorunda değildir. Ayrıca, "boya bedeli depozitodan düşülecektir" şeklindeki bir hüküm de kanuna aykırı olup geçerli değildir.
eleman.net'te her gün yüzlerce yeni iş ilanı yayınlanıyor. Hayalindeki işe başlamak için özgeçmiş oluştur ve sana en uygun ilanlara başvur.
Hemen Özgeçmiş OluşturHesaplama Araçları
Bu siteyi kullanmadan önce verileriniz hakkında aydınlatma metnini, gizlilik ve üyelik koşullarını inceleyebilirsiniz.